LOSERS CLUB
     
kayip

ziyaretciiiii

ot resimleri

losers club

pink floyd

 




biri vursun beniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

vursun
ben kendimi vuramıyorum
vuramıyorum çünkü cesaretim yok ayrılığa
olsa çoktan biterdi oyun

kanımın rengi ne hoş
tadı da çok güzel
bayılıyorum bu tada karanlıkta görünen bir gök kuşağı bu
elma şekeri tadında bir gök kuşağı
nereye kadar akacak ha ?
nefesimi tutup ölebilecek miyim ?
ya da koma anında hala seni düşünüyor olacak mıyım ?
ben istemem seni komadayken düşünmek
beni hayata döndürürsün
acılarla dolu yaşama .

kanım hala akıyor
komaya ne kadar kaldı dersin?
bu bir kumar mı ?
seni görüp göremeyeceğim
ya da senin beni döndürüp döndüremeyeceğin üzerine bir bahis mi hayatımla ?
kaç kablo var üzerimde sayabiliyor musun ?
hangi alet kalbimi ölesiye sarsan ?
hangi makina beni sana döndürmeye çalışan
ya da senin dudaklarından gelen sıcak nefesin ne işi var soğuk hastane odasında ?

kanım hala akıyor
bitmeyecek mi ha ?
nereye kadar akacak ?
koma ne zaman ?
kumar oynamayı sevmem seni sevdiğim kadar
ama ne bu ?
baş ucumdaki soyut gül kimin , neden rengi kara?
kimin ruhundan çıkan gül o ?
bana bunu gönderen kim ?

kanım
akıyor hala
hala tadı çok güzel
denizin üzerindeki pırıltı gibi süzülüyor bedenimden
orda mısın ?
görüyor musun beni ?
hissedebiliyor musun tercihlerin ne durumda ?
hatırlıyor musun yüzümü ?
tenimin kokusu burnunda mı yada çoktan örtüldü mü üstü başka kokularla ?
uzun bir yol yaratıyor süzülürken
görüyor musun rengini ?
ne güzelde siyahlaşıyor zaman geçtikçe
bu renk neden böyle !
neden !?
odamdaki renk neden karardı birden ne oldu beyaz önlüklülere ?
neden kurtarmıyorlar beni ?
neden sana dönmem için çabalamıyorlar ?
neden atıyorlar beni soğuk bir odaya ?
istenmiyor muyum artık ?
bedenimi görüyorum !!
nasıl oluyor neden bir siyah gül var baş ucumda kim koydu onu oraya ?
neden gözlerim donuk donuk bakıyor ?
süzülen gözyaşları ısıtmıyor mu onları ?

kanım hala akıyor ne zaman bitecek ?
yine kalbimin üzerinde bir alet
ama bu sefer sıcak nefesini hissedemiyorum dudaklarımda
neredesin ?
çoktan terk edilmiş bir köşede neden yoksun ?
neredeyim ben neden soğuyor hava neden ısıtmıyorsun beni ?
neden gidiyorsun ?
kanım doyurmuyor mu seni ?
benliğim yetmiyor mu ruhuna? diğer tarafta ağır basan ne !
tadı mı daha iyi yoksa rengi daha mı koyu ?
ya da sende mi kendi kanını izliyorsun oturduğum yerde ?
ama bak bu daha yoÄŸun...
bunu izle bak bir kere daha süzülüyor bilinmezliğe
ama hala tadı çok güzel hala yoğun ...
kim aldı göz yaşlarımla sulanan gülü ?
neden neden nedennnnnnnnnnn !?
neden kaybediyorum ısımı ?
hala komada deÄŸil miyim yoksa !?
düşlerimle boğuşuyor muyum yoksa ?
neredeyim neden soÄŸuk bu oda neden dar ?
neden ?
evet bu geleni izle işte bu en yoğun ve tadı en iyi olan
rengine bak ...
nasıl da ahenkle dans ediyor
tuzlu bir damla akıttım senin için üzerine
bak senin için geliyor bu sonuncusu...

neredeyim ? nerede bedeninin sıcaklığı ? sıcak nefesin nerede ?
neden o alet kalbimle uğraşmıyor artık neden beyaz giyen cellatlar bıraktılar beni ?
neden kanımı göremiyorum bitti mi ? neden vücudumu görebiliyorum ? bedenimdeki derin yarıklar da ne ?
kalbimin üzerindeki derin çukur ne ?
neden orada bir delik var ellerim neden soÄŸuk?
morlaşmış vücudum
nerede bana bıraktığın siyah gül ?
artık seni neden hissedemiyorum ha neden ?
nereye götürüyorlar beni ?
beni neden kurtarmıyorsun?
koridorun sonundaki sen misin neden bedenim bir sedyede haa ??
neden çekip almıyorsun beni nereye götürüyor o yaşlı adam beni nereye kurtar beni kurtarsana !
beni içine alıp yaşatsana
nereye gidiyoruz ?
bu merdivenler de ne ?
neden kapalı gözlerim ?
bu yarıklar neeee ?
gözlerim neden kapalıı ?
nasıl görüyorum seni !?
nereye götürüyorlar beni ?
burası neresi ?
çok soğuk ...
bu buz odaları da ne !
ne iÅŸe yarar bunlar ?
kapakların ardında ne var neden gelmiyorsun ?
kapalı gözlerime bak hala ıslanıyor , neden kalbime baskı yapan alet yok üstümde?
neden bu kadar soğuk burası , neden mor bedenim?
neden kurtarmıyorsun beni ?
göre göre donmamı neden izliyorsun ?
kurtar beni !..
hadi tut ellerimi ...
bitir bu kabusu ...
duymuyor musun beni !
gözlerim neden kapalııı ??
hala neden ıslanıyor o donuk bakışlar ?
nasıl görüyorum kendimi söyle bana !
hadi konuÅŸ ! neden soÄŸuk ?
burası neresi !
hayatıma giren son siyah gül nerede ?
kurtar beni !..
beni bir kutuya sokuyorlar... kurtar beni ya da beni sen dondur..

kanım akmıyor neden !?
giriyorum..
kurtarrrr !..

kutulara hapsediyorlar beni !
kapağı kapatmalarına izin verme !
izin vermeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee !!!
kurtarrrrrrrrrrrrrrrr !!!

neden çekmedin beni ?
ha?
neden almadın yanına neden izin verdin ?
biliyor musun içerisi çok soğuk !
iyice morardı avuç içlerim derin çizikler garip bir renk aldı
dışarıda hava nasıl ha ?
mutlu musun?
seni görebiliyorum ...
neden o yere dökülen 2 damla göz yaşı ?
neden ?

eve mi gidiyorsun ?
artık bedenimden ayrıyım
ben nereye gideceÄŸim ??
evet git.. evinde seni bekleyenler var
soğuk bir kış gecesi evin sıcaklığını yaşa
sen sakın soğuğu yaşama ben senin için yaşıyorum...
evet kapıyı dikkatli aç
kimse anlamasın ağladığını
eskisi gibi hala güzel gülüyorsun...

yemek yapman lazım değil mi ?
evet bence hemen yap...
bedenim donuyor orda biliyor musun ?
hala donuk bakışlarımda
kapanan gözlerimde bir ıslaklık var , siyah bir gül yok yanımda
dikkat etttttttttttttt !!
elini mi kestin !
kanını görüyorum
akıyor
çabuk koş
durdur kanını !
boşa akmasın bir hiç uğruna
neden ağlıyorsun ?
neden ıslandı yine gözlerin ?
sana o kan bir şeyler mi hatırlattı ?
ama görüyor musun ?
baş ucuna siyah gül bıraktığın derin yarıklarla dolu vücudu olan adamın kanına benzemiyor seninkisi ..
ne rengi o kadar koyu,
nede yoÄŸunluÄŸu o kadar fazla...
gitmek zorundayım.. istemesem de bitti gücüm..
göremiyorum seni..
kayboluyorsun..
hayırrrrrrr !!
kayboluyorum..
bende gömüyorum kendimi bilinmez soğukluğa..
kanına dikkat et..
akmasın boşa..
görüyor musunn,
ne rengi o kadar koyu..
ne de yoÄŸunluÄŸu o kadar fazla.....

inAdream



--o--



Son yağmurlar yüzüme vuran
bir sonbahar sabahı soğuk bir vücut istiyorum
derin bir maviye gömülmüş
bulutların yumuşaklığını hissedecek bir ruh istiyorum
puslu rüyalardan kurtulmuş
okyanuslarla hüzünü paylaşan gözyaşlarım
dipsiz kuyulardaki oluklara aksın
rüyalarımdan uyandırsın beni derin hıçkırıklar
aynalara baktıkça kristaller çarpsın yüzüme
kadehlerde hüzün şarapları dursun
rüzgarla fısıldasın sesim
denizlerin maviliÄŸine renk vermeliyim
kızılı içirmeliyim derin okyanuslara
beyaz bulutları karartmalıyım
bir son bahar sabahı akmalıyım yüzüne
hüznün derinliği ile girmeliyim vücuduna



--o--



Düşlerle döşenmiş bir kırda
Koşan çocukların büyüsü bu
Ormanların fısıltısıyla gelen sis kapladı içimi
Karanlıklarda yürüyorum
Büyülü yağmurlar yağıyor üstüme
Göz yaşların ıslatıyor dudaklarımı
Düşlerden bir örtü olmuş yapraklar önüme
Yürüdükçe parçalanıyor gökyüzü gözlerimin önünde
Arzularımla yıpranan kalbim akıyor bedenime
Parçalanan düşlerle yapılan melodiler dönüyor içimde
parçalanan kalbim akıyor gözlerimden
ıslanan yanaklarım çöküyor
hüzün bulutları ile yatıyorum düşlere
düşlerim parçalanıyor
düşlerle döşenmiş bir kırda koşan çocukların çığlığı bu

 


BiR ZAMANLAR

Bir zamanlar, bütün duygularin üzerinde yasadigi bir ada varmis. Mutluluk, uzuntu, bilgi ve tüm digerleri, ask dahil. Bir gun, adanin atmakta oldugu, duygulara haber verilmis. Bunun uzerine hepsi, adayi terketmek icin sandallarini hazirlamislar. Ask, adada en sona kalan duygu olmus, mumkun olan en son ana kadar beklemek istemis. Ada neredeyse battigi zaman, Ask yardm istemeye karar vermis. Zenginlik, cok buyuk bir teknenin icinde, gecmekteymis. Ask, "Zenginlik, beni de yanna alir misin?" diye sormus.
Zenginlik, "Hayir, alamam. Teknemde cok fazla altin ve gumus var, senin icin yer yok." demis. Ask, cok guzel bir yelkenlinin icindeki Kibir'den yardim istemis. "Kibir, lutfen bana yardim et!" "Sana yardim edemem, Ask. Sirilsiklamsin ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermis Kibir.
Uzuntu yakinlardaymis ve Ask yardim istemis: "uzuntu, seninle geleyim."
"Of, Ask, o kadar uzgunum ki, yalniz kalmaya ihtiyacim var." Mutluluk da Ask'in yanindan gecmis; ama o kadar mutluymus ki Ask'in cagrisini duymamis.
Ask, birden bir ses duymus: "Gel Ask! Seni yanima alacagim..." Bu Ask' tandaha yaslica birisiymis. ask o kadar sansli ve mutlu hissetmis ki, onu yanina alanin kim oldugunu ogrenmeyi akil edememis. Yeni bir kara parcasina vardiklarinda, Ask'a yardim eden yoluna devam etmis. Ona ne kadar borclu oldugunu farkeden Ask, Bilgi'ye sormus: "Bana yardim eden kimdi?"
"O, Zaman'di" diye cevap vermis Bilgi. "Zaman mi? Neden bana yardim etti ki?" diye sormus Ask. Bilgi gulumsemis: "Sadece Zaman Ask'in ne kadar buyuk oldugunu anlayabilir..."



ONU NE KADAR COK SEVDiM

"Onu ne kadar cok sevdim" Mezarlikta toren bitmek uzereydi. O sirada elli yillik karisini kaybeden 78 yasindaki adam "Onu ne kadar cok sevdim" diye hungur hungur aglamaya basladi. Yasli adamin haykirislari torenin asil sessizligini bozmustu. Mezar basindaki diger aile bireyleri ve dostlar soke olmuslardi, hatta utandilar biraz etraftan. Yetiskin cocuklari ali al moru mor babalarini yatistirmaya calistilar. "Tamam, baba, seni anliyoruz." Yasli adam gozlerini dikmis kazilan mezara yavas yavas inen tabuta bakiyordu. Yasli adam susunca, rahip torene devam etti, sonunda, aile bireylerini tabutun ustune birer avuc toprak atmaya cagirdi. Yasli adam haric hepsi sirayla toprak attilar. Yasli adam "Onu ne kadar cok sevdim" diyordu tekrar tekrar.. Kizi ve iki oglu "Tamam baba.. Yeter baba" demek istediler ama o devam etti, "Onu ne kadar cok sevdim!" Toren bitti sonunda.. Kalabalik mezarliktan ayrilirken, yasli adam gitmemekte direniyordu. Gozlerini mezara dikmis "Onu ne kadar sevdim.. Onu ne kadar sevdim" diyordu durmadan.. Rahip yaklasti, "Kendinizi nasil hissettiginizi biliyorum ama gitme zamani geldi. Buradan ayrilmali ve kendimizi hayatin akisina birakmaliyiz" dedi. Yasli adam caresizlik icinde bir kez daha mezara bakip "Onu ne kadar cok sevdim" diye soylendi. Sonra rahibe dondu.. "Anlamiyorsunuz" dedi.. "Ben bunu ona, 50 yillik ortak yasamimiz boyunca sadece bir kere soyleyebildim."

* * * Bu hikayenin altinda da cok guzel bir soz ilave edilmisti: "Insanoglunun en buyuk zayifligi, hayattayken insanlara, onlari ne kadar sevdigini soylemekte tereddut etmesidir." O.A.Battist



Mektup

Dunyanin bana zindan oldugu gunlerdi. Sanirim birkac defasindada evden aglayarak disari cikmistim... Hayatim kararmistida bir isik bekliyordum sanki,ama yoktu. Iste boyle dusundugum gunlerde daire kapima sIkIstIrIlmIs bir mektup buldum. Hayretle baktim uzerinde gondericisi yazmayan zarfa. Sonra odama girip actim... "Acilari paylasmak insanlarin vazifesidir",diyordu."Senin gectigin sokakta bende vardim.Ama bir sokakta ya ben olmamaliydim veya paylasilmamis acilarini icinde gezdiren bir insan!..." Mektubun sonunda da isim yazmiyordu.Peki kimdi bu?.. Kimdi neden yazmisti bu notu ve neden "bana" yazmisti? Aslinda hos sozlerdi...Ve aslinda bir mektubada deliler gibi ihtiyacim vardi. Acaba dedigini yapacakmiydi,yazacakmiydi her gun?.. Bunu zaman gosterecekti. Ilk gun kafam karisti.Hem kendi problemlerimi hem dun gelen mektubu, hem de yeni mektuplarin gelip gelmeyecegini dusunuyordum. Sonraki gun posta kutumda beyaz bir zarf buldum. Kalbimin carptigini hissettim... Yazi ayniydi,odama girip okumaya basladim mektubu. Bu inanilmazdi.. Bir bardak su icercesine bitiverdi mektup. Doymadim!Bir bardak su daha almis gibi kendime ve susuzlugumu kandirir gibi yeniden okudum alti sayfayi... Sanki taniyordu beni,sanki yillardir dertlesiyordum onunla.. Altinci sayfanin sonunda diyordu ki;"Yarin yine yazacagim..." Yarin yine yazdi,obur gun yine..Ve sonraki gunler yine yazdi...Her mektubunun sonunda ,yarin yine yazacagina ait not vardi ve her gunde dedigini yapiyordu. Her gun isyerinden donerken kalbim carpiyordu heyecanla... Her gun goruyordum posta kutumun bugunde bos olmadigini ve gariptir;artik yapayalniz olmadigimi kalbimin bos olmadigini hissediyordum. Bu mektuplar yuregime giriyor sIkIntIlarImy eritiyor ve beni yarinlara dogru itiyordu. Zannediyordum ki; bunlar olmadan yasayamayacagim. Oylesine alismistimki onlara, olmasalar sanki nefes alamayacagim!...Vakit buldukca oturup eski mektuplari bile yeniden okuyordum. Zaman gecti ve zamanla beraber sIkIntIlarImda gecti.O gunlerden geriye sadece eski mektuplar kaldi. Bir gun icimde karsi koyamadigim bir merak peydahlandi; kimdi bu?.. Nasil biriydi?.. Onunla ilgili herseyi merak etmeye basladim.O her gun yaziyordu ve nasilsa her gun yazmaya devam edecekti..Bundan emin oldugum icinde,"yazilarinda anlattiklarindan cok" nasil bir kalemle yazdigina,neden bu kagidi sectigine,yazi stiline aklimi takmaya basladim... Yazilari oylesine deva olmustu ki bana,onunla ilgili herseyde mukemmel olmaliydi.Ama her sey... O gun evde kalmistim.Kahvalti yapmis ve bu harika mektuplarin en azindan nasil birisi tarafindan getirildigini gormeyi koymustum kafama... ögle vaktine dogru sokaga giren postaciyi gordum. Kosarak asagi indim.Mektubumu kutuya simdi birakmisti,eli henuz havadaydi..Goz goze geldik. Aman Allah'im... Aman Allah'im , bu ne kadar cirkin bir adamdi boyle!.. Dondum kaldim.O da basini egdi dondu ve gitti. Orda oylesine bekliyordum simdi..Kutuyu acip mektubu bile alamiyordum. Bunca zaman,bunca guzel bir mektubu,bu kadar cirkin biri mi tasimisti?.. O optugum, kokladigim,gogsume bastirdigim,yastigimin uzerine koydugum mektuplarima benden once bu adamin mi eli degmisti?.. Sacmaladigimi biliyordum.Ama boylesine guzel duygularima bu cirkin yaratik karisti diye az once getirdigi zarfi alamiyordum. Kapiyi actim,disari cikip bir adim attim.Coktan gitmisti."Neye" oldugunu bilmiyordum ama cok kizgindim. Zarfa dokunmadan ciktim yukariya.Odama girdim,eski mektuplarima baktim. Biliyordum,onlar benim en zor gunlerimle bugunum arasinda kopru olmuslardi,ama onlarada dokunamadim. Bu guzellige bu cirkinligi yakistiramiyordum!... Ertesi gun is donusu baktim ki,kutumda hala o ayni "kirli" mektup var! Almadim. Sonraki gun baktim;ayni mektup yine yapayalniz beklemekte.Bir kac gun sonra ise kutuya bile donup bakmamaya basladim...Alti yedi hafta sonra dunya yine karanlik gelmeye basladi bana.Bir dosta, bir morale olurcesine ihtiyac duymaya basladim.. Hersey cok agirlasmisti yeniden. Uyku bile uyuyamiyordum. Gece yarisini geciyordu aklima o mektup geldiginde. Tereddut bile etmeden asagi indim,kutumu actim ve mektubu aldim. Bir saat icinde uc defa okumus,ozlemis olarak gogsume bastirmis,ve uzun zamandir ilk defa boylesine huzur icinde uyuyabilmistim.Bunlar benim ilacimdi biliyordum. En cok o gun merak etmistim,bir daha ne zaman yeni bir mektup gelecegini... Ve o aksam gozlerime inanamadim;kutumda mektup vardi. Yazi ayniydi,zarfta yine isim yoktu.Ustelik bunda postanenin damgasi da yoktu... Actim zarfi;icindeki kisacik mektupta sunlar yaziyordu; "Sana gelmis bir mektubu kyrksekiz gun okumamakla ne kazandigini bilmiyorum... Ama artik benim sana yazmaya vaktim olmayacak.Cunku tayinim cikti bugun baska bir sehre gidiyorum. Hoscakal. Cirkin Postaci..." Donmus kalmistim simdi...Derin bir pismanlik dugumlendi bogazima, hickirarak eve girdim.Cantami actim; taraklarin,rujlarin ve diger karisikligin arasinda buldugum mavi goz kalemiyle,bir kagida; "Lutfen bana tekrar yaz" yazip posta kutuma koydum. Bir daha hic kilitlemedigim kutuda,ayni notum iki yildir yapayalniz bekliyor!




XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX






.